28 Aralık 2014 Pazar

Paris Sevdası



Hepinize merhaba,

Bugün güneşli bizim buralar...
Aileyle yapılan sabah kahvaltısından sonra,anneyle rutin pazar alışverişini takiben, 
kendimle baş başa kalmaca modundayım :)

Benim içimde hep Paris ve Amerika hayali vardır,inşallah gerçek olur.
Hani "ölmeden önce yapılacaklar" listesi vardır ya,ben öyle bir liste yapsam
kesin ilk sıralarda bu iki yeri görmek istediğim yazılı olur :)

Şu anda fotoğraftaki balkonda kahve içiyor olmayı çok isterdim.
Hayal etmesi bile güzel.Arada bir sanki o anı yaşıyormuş gibi imgeleme
yapmak iyi oluyor,belki bir gün gerçeğini yaşamak umuduyla.
Bu güzel hayalden sonra,kendimi güzel bir parça dinleyerek ödüllendirdim




Mutlu pazarlar diliyorum hepimize

Sevgilerimle

Minik

27 Aralık 2014 Cumartesi

Bir Noel Öpücüğü (A Christmas Kiss)



Herkese merhaba,

Dün akşam ilerleyen saatlerde uykum gelmiş olsa da iyi direndim :)
Çünkü film izlemek istiyordum,vaktimi uyku ile mahfedemezdim ve de etmedim.
Listemde olan ama zaman itibariyle beklettiğim filmi izledim
"Bir Noel Öpücüğü (A Christmas Kiss)" Çok şirin,anlamlı,saf ve temiz
duyguların yaşandığı bir film.
Başrollerde Elisabeth Röhm, Laura Breckenridge ve Brendan Fehr var.
Konusuna gelince ; Arkadaşları ile buluşmaya giderken asansörde kalan Wendy
o an asansörde olan adamı korku ile öper. Öptüğü bu adam ise müdürünün uzatmalı
sevgilisi çıkar.
Sonunda gerçek sevgi kazanır.Keyifle izlediğim ve sonunda musmutlu uykuya dalmamı
sağlayan bir fimdi.İzlemenizi önemle tavsiye ediyorum.

"Bir şeyi gerçekten istediğinizde,önünüze hangi engel çıkarsa çıksın,kaderinize yazılmışsa
yani olacağı varsa mutlaka olur ve iyiler mutlaka kazanır"

Sevgiyle kalın...

Minik

25 Aralık 2014 Perşembe

İyi ki Doğdun...




İyi ki doğdun,iyi ki seni tanıdım,iyi ki seni sevdim.

Güzel bir rüya gördüm uyandım.Sen mi gerçektin,hayat mı yalan anlamadım.
Tek farkında olduğum ; hala bana kattıklarınla ayakta kalabildiğim.
Sen başka bir hayatı yaşıyorsun,ben kendi küçük dünyamdayım.
Öyle bir yerin var ki yüreğimde,kimseye fırsat vermiyor.

Tarih 12.12 'yi gösterdiği gün, içim buruk senden habersiz kutladım doğum gününü...
Mutlu olmanı diledim Rabbimden

Nice yıllara sevdigim , sevgim devam ediyor
hem de en yücesinden

Minik 












21 Aralık 2014 Pazar

Paralar Üşümesin :)

 
Merhaba,
 
Bugün yağmurlu bir pazar günü yaşadım.
Sabah kahvaltısından sonra annemle kısa bir alışverişten sonra,
tam eve geldik yağmur fena bastırdı.
Yine penceremin önünde yağmuru izlerken boş durmadım,cüzdan ördüm :)
Artmış yünüm vardı,değerlenmiş oldu.Göz kararı sayıda zincir çekip,üzerini
ikide çıkmalı trabzanlarla doldurduktan sonra kenarları dikip,ağız kısmına fermuar diktim.
Gül şeklinde bir broşumu da iliştirince,şık bişi çıktı ortaya zannedersem :)
İşte cüzdanım:
 

 

 

Yeni haftaya çok beğendiğim,düşündürücü bir yazıyla başlayalım dedim :)

Aşk, başka bir vücutta kendini sevmektir. 
Onda kendimizi arar ve kendimizi aradığımız için 
hep mükemmel olmasını isteriz. 
İlk başlarda ufak bir elektrikle ışıldayan aşk ateşi, 
yerini keşfe bırakır. 

Yeni bir ülke bulmuş gibi kısa sürede tanıyabilmenin sancısı yaşanır.
Benim gibi düşünüyormu,
benim gibi yaşıyormu,
hangi renklerden hoşlanıyor,
neleri giyiyor...
Sonuç pozitif ise sorun yok ama negatif ise savaşlar başlıyor.
Elimizde çekiç, onun fazlalıklarını yontup atıyoruz.
Kopyamız oluncaya kadar törpülüyoruz kimliğini.
Sonunda oluyor istediğimiz...Ya sonra..
Sonra monotonlaşıyor hayat. Polemik bitiyor.
Konu bulamıyoruz.
Tüm ülkeyi avucumuzun içi gibi bildiğimizden bu şehirde
yaşamanın anlamı kalmıyor.
Tekrar deniz aşırı ülkeler kemiriyor hayallerimizi.
Ondan dolayı bıkıyoruz.
Sen eskiden böyle değildin tartışmaları başlıyor.
Ve onunla olmanın yalnız başına kalmaktan farkı kalmayınca ona
hoşça kal diyoruz.
Bir türlü anlamıyoruz nedense, kendimizden baktığımızı.
Tekrar yola koyuluyoruz farklı insanı bulmak için.
Aslında bir sevebilsek kendimizi, onu da seveceğiz,
bunu düşünemiyoruz bir türlü.
Çünkü kendimizi sevmekten korkuyoruz.
Bir aşk daha bitiyor.
ve üstünde 10 dakika bile düşünmüyoruz...
Adı,
YAPAMADIK,
soyadı,
DENEDİK oluyor....
Yine bir merhabayla,
yeni bir heykele başlıyoruz denedik olmuyor diye......
kısacası başka bir vücutta kendimizi okşamaya,
sevmeye koşuyoruz....


(netten alıntı)

Mutlu,huzurlu,sağlıklı bir hafta olsun hepimiz için...

Sevgilerimle

Minik

16 Aralık 2014 Salı

Bir Öğlen Yemeği Kaçamağı ...



Az evvel iş arkadaşlarımla öğlen yemeğine çıktık.
Biraz hava alalım dedik,deniz havası.
Eh malüm deniz görmeden yaşayamayanlardanım J
İlla denizi  görüp bir tatlı huzur almam gerekiyor,ilaç gibi bir şey benim için.
Gittiğimiz restaurantın kapısına yaklaşırken bu güzel çam ağacı ve noel babaya
rastlayınca onları da objektifimden mahrum etmek istemedim J
Yani yemek yemeden doymuş oldum deeerrmişim.
Araya böyle küçük mutluluklar almak şart,sonra da ayakta kalabilmek için
Çalışmaya devammmm
Dertsiz tasasız huzurlu geçsin günleriniz
Sevgilerimle


Minik

14 Aralık 2014 Pazar

Martılar



Herkese Merhaba,

Bugün puslu bir pazar günüydü bizim burada.
Deniz kenarında yürüyüş yaptım.Bir ara martı yığını akın edince
objektifime yakalandılar :) Fotoğraf çekmek çok değişik bir ruh haline
büründürüyormuş insanı.Aslında bu konuda eğitim almak istiyorum,
bakalım,hayırlısı...
Sizleri bu görüntülerle baş başa bırakıyor ve gönlünüzce geçecek günleri
olacak bir hafta diliyorum,sevgilerimle

Minik










13 Aralık 2014 Cumartesi

Love Story İzledim

 
 
 
 
 


Merhaba,

Dün gece izlemesi gereken onca film varken listemde,nostaljik takıldım :)
Love Story izledim.
Aşk Hikayesi (1970) afişi

Filmin konusunu birçoğunuz biliyordur,yine de özetleyeyim:
Köklü ve zengin bir aileden gelen Oliver Barrett ,aile geleneğini devam ettirerek kendisinden öncekiler gibi Harvard Üniversitesinde hukuk okumaktadır.Bir gün Radcliffe Kolejinde müzik öğrencisi olan Jennifer Cavalleri 'ye aşık olur.Evlenmeye karar verirler,fakat Oliver'in babası bu evliliğe onay vermez ve oğlunun harçlığını keser ayrıca onu mirasından da mahrum edeceğini söyler.Oliver'ın babasının maddi desteği olmadan Harvard'a devam etmesi çok zordur.
Hayata sıfırdan başlamak zorunda kalan yeni evli çift Oliver'in okul masraflarını karşılamak için farklı işlerde çalışmaya başlarlar.Bu arada çocuk istedikleri halde hamile kalamayan Jennifer'in yapılan tetkikler sonucunda lösemi hastası olduğu anlaşılır.
Evlendikleri gün,Jennifer  ''Dünya üzerindeki varlığımız son bulana dek birbirimizden vazgeçmeyelim sevgilim'' demişti ve de öyle oldu.
 
Kız;Lütfen terbiyeni bozma ufaklık...
Erkek;Hey! niye bana ufaklık deyip duruyorsun
Kız; Aptal ve zengin görünüyorsun da..
Erkek;Aslında zeki ve fakirim
Kız;zeki ve fakir olan benim
Erkek;Zekan nereden geliyor?
Kız;Mesela seninle asla kahve içmem
Erkek;İyi zaten soran da olmadı.
Kız;İşte seni aptal yapan da bu :)))

Bu sıcacık konuşma ile başladı aşkları ve Jennifer ölene dek devam etti :(
 
Yine keyif alarak,yine sonunda ağlayarak izlediğim efsane bir film...
 
Keyifli geçsin hafta sonunuz
 
Sevgiler
 
Minik

10 Aralık 2014 Çarşamba

Çalışıyorum Ben :)




Herkese Merhaba
Son zamanlarda blogumu ihmal ettiğim gerçeği var.
Sebebi de şu ; iş ve sektör değiştirdim  ve benim açımdan çok farklı bir alan;uluslar arası ticaretle ilgili.
Yıllar yıllar önce benzer bir iş yapmıştım,ama bu seferki çok geniş kapsamlı.
Daha yeniyim ,alışma devresi diyebiliriz.
Ülkemizde işleyen sistemle diğer ülkelerinki farklı tabi,ben de onlara ayak uydurmaya çalışıyorum,ufaktan ufaktan  :)
Bir yandan da kendimi geliştirmeye çalışıyorum,anlayacağınız artık kendime odaklandım,
beynimden birçok gereksiz şeyi silerek…

Size bir sır vereyim mi ? Aslında bunu çoğunuz biliyordur
“mutlu olmak için güzel insanlar biriktirin”
Yıllar sonra bu sözün ne kadar doğru olduğunu yaşadım.
Allah karşınıza güzel insanlar çıkarsın hepinizin.

Bütün bunların yanında en güzel şey artık cumartesi ve pazar günleri çalışmıyorum,
önceleri tuhaf geldi.Eeee yıllardır bırakın cumartesileri pazar günleri bile arada sırada çalışıyordum sektör gereği :(

Şimdilik hayat böyle gidiyor,dua edin bana olur mu ? Herşey güzel devam etsin…

Hepinize mutlu günler ve mutlu yarınlar diliyorum,

Sevgilerimle


Minik

7 Aralık 2014 Pazar

Bir Kadın Seni Seviyorsa ...


Herkese mutlu pazarlar...
Bugün biraz yürüyüş yaptım,eve dönerken kuşlara vermek için buğday aldım.
Eve gelip kendime yorgunluk kahvesi yaptıktan sonra penceremin önündeki kuşları besledim.Kuşlar buğdaylarını yerken,ben de kahvemi yudumlayarak eşlik ettim onlara.
Bir yandan da facebookta gezinirken,beni benden alan bir yazıya rastladım,çok etkilendim,
"sanki beni anlatıyor" dedim içimden,hemen sizlerle paylaşmak istedim:

Bir kadın seni seviyorsa sana aittir.
Mutlaka bir fotoğrafın vardır bir yerinde odasının onu kaldırtma!
Bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur senin adınla başlayan dualar ve biten senin adınla onu susturma!
Bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez yalnız genç adam kadınlar vazgeçtikleri adamlara da acımayı beceremez bu da kalsın aklında..Bir kadın seni seviyorsa koklayarak öper seni, 
Seni seven bir kadın sevdiği kadar sarılabilirse kemiklerin kırılır.
Ve bir kadın seni seviyorsa sen ne kadar güçlüysen o kadar güçlü hisseder kendini onu yanıltma.
İlk darbede yere çakılma oğlum,
İlk imtihanda sınıfta kalma!
Ve asla,
Ama asla!
Araya umutsuzluğu sokma.
Orasıdır kadının şah damarı, umudu..
Kesildiği an, vazgeçer kadın.
Sevmekten,
Beklemekten,
Özlemekten,
Hatta dua etmekten…
Can havliyle, kaçar.
Yakalayamazsın.
Artık o kadını üstüne alınamazsın.
Sahip çıkamadığın kadına hesapta soramazsın.
Kadınları bomba gibi düşün genç adam yanlış kabloyu kesersen onunla birlikte sende patlarsın.
Bak oğlum!
Bu hayatta her şeyi alırsın yalnız seni seven kadının yoktur fiyatı.
Seni her şeye rağmen sevebilen kadını satın alamazsın,
Cüzdanın kilo kaybettikçe, sevgileri eksilen sevgililerin olur en fazla..
Falan filan sonra,
Bilirsin ya..
Sen sen ol o kadını satma!
Bir kadın seni seviyorsa kavga eder.
Hem birazdan boğazına yapışacak sanırsın, hem görürsün gözlerindeki korkuyu.
Kadınlar susmaz genç adam, susmuş kadın gitmiş kadındır.
Susmuş bir kadın için bitmiş bir adamsındır.
Bu kadınların değişmez ve değiştirilmesi teklif bile edinilemez olan maddelerinden biridir.
Kadın olmanın kuralıdır..
Bir şey daha vardır ki,
Kuştur kadın,
Ve bir gökyüzü vardır her kadının.
Öyle bir havan olmalı ki adamım,
Senden göçmediği için, onu dondurmamalısın.
Bunu bir zamanlar seni gökyüzü ilan etmiş kadının, başka bir gökyüzünde kahkaha atışını duyunca anlarsın…


Güzel geçsin yeni aşlayacak haftanız,huzur ve bereket getirsin size

Minik

2 Aralık 2014 Salı

VICKS'in Marifetleri



Merhaba,
Aralık ayı geldi,artık yavaş yavaş hava soğumaya başladı.
Hal böyleyken hastalıklar da baş göstermeye başladı.
Küçüklüğümden beri VICKS kullanırım böyle durumlarda.
Ev halkı kokusunu sevmediği için çok fazla kullanamıyorum :)
Ama yararları çok fazla.
İşte bazıları:
Gece yatarken ayak tabanlarınıza VICKS sürün, ovalayarak yedirin ve çoraplarını giyin. Öksürüğünüz varsa hemen kesildiğini fark edeceksiniz. Özellikle gece oluşan öksürükleri bu uygulama hemen durdurur.
Uzun yürüyüşler ve spor sonrası oluşan kas ağrılarında Vicks ağrıyı giderir ve rahatlatır. Bu nedenle ağrıyan kaslarınızın üzerine merhemi yedirerek sürmek çok etkilidir.
Mantar;ayak tırnaklarınızda tırnak mantarı varsa, Viks’i kullanın. Tırnaklara yaklaşık 2 hafta kadar viks sürdüğünüzde zamanla rengi koyulaşacak ve mantarlar ölecektir. Normal ve sağlıklı tırnaklar çıkmaya başlayacaktır.
Darbe sonucu veya düşme ile oluşan morarmalar da ve şişmeler de kullanılan viks, bölgeyi rahatlatır. Morluklar oluşmaz, şişmeler iner.Baş ağrısında alnınıza süreceğiniz bir miktar viks, basıncı azaltarak ağrıyı hafifletir.
Uyku probleminiz varsa, ılık su içine atılan viks’i odanızda bırakın. Viks’in buharı odayı doldurduktan sonra çok rahat uyuduğunuzu fark edeceksiniz.
Enfeksiyon kapmayı önlemek için yaralandığınızda viks kullanabilirsiniz.
Evinizde kedi besliyorsanız, kediler tırmalamayı severler. Kedinizin en çok tırmaladığı alana bir parça viks kullanın. Kokusu kedinizin o noktaya gitmesini engelleyecektir.
Bir kene tarafından ısırıldığınızı fark ederseniz hemen oraya viks sürün. Güçlü olan kokusu kenenin hemen kendini bırakmasını sağlayacaktır.
Sivrisinekler tarafından çok ısırılıyorsanız açıkta kalan yerlerinize bir miktar viks sürün. Sivrisinekler sizi ısırmayacaktır. Ayrıca sivrisinek ısırığına sürülen viks, kaşıntıyı keser.
Gripseniz ve kendinizi kötü hissediyor ve hırıltılı öksürüğünüz varsa, göğsünüze ve sırtınıza viks sürün. Birer gazete kağıdı ile üstünü kapatın ve kıyafetlerinizi giyin. Göğsünüz yumuşayacak ve öksürük ortadan kalkacaktır.

Eeee "yaşasın VICKS" :)

Hepinize sağlıklı günler diliyorum,sevgilerimle

Minik

30 Kasım 2014 Pazar

Siyah Fularım...

Merhaba Dostlar

Bu aralar nişandı,kına gecesiydi,düğündü geziyorum bazen :)
Dün akşam da çok sevdiğim bir arkadaşımın kız kardeşinin düğünündeydim.
Siyah elbise üzerine annemin eseri olan siyah şifon kenarına iğne oyalı fularımı taktım,
sizlerle de paylaşmak istedim :)


Hepinize mutlu bir hafta diliyorum
 
Sevgilerimle
 
Minik
 


21 Kasım 2014 Cuma

"Küçük" deyip geçmeyin,hele bi bakın :)

KÜÇÜK DEYİP GEÇMEDEN ÖNCE...
-Küçük bir beden, çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş.
-Ufak balıklar daha lezzetli olurmuş.
-Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, büyük odunlar alevi söndürebilirmiş .
-Her küçük şey mutlaka bir işe yararmış....
-Sağanak dediğimiz, küçük damlalardan ibaretmiş.
-Ufacık bir yağmur,kocaman bir toz bulutunu yok edebilirmiş.
-Muazzam bir aydınlık, küçük bir delikten görünebilirmiş.
-Küçük bir saman çöpü, rüzgarın yönünü gösterebilirmiş .
-Bütün bir hasat,bir kıvılcım yüzünden elden gidebilirmiş. .
-Büyük bir geminin batmasına, küçük bir delik yetermiş.
-Çok veren malından, az veren canından verirmiş.
-Yükte hafif olmak, pahada ağır olmaya engel değilmiş.
-Deve büyükmüş ama ot yermiş, şahin küçükmüş ama et yermiş.
-İnsan küçük bir adama iyiliği dokunduğu zaman cömertliği öğrenebilirmiş. Büyük adama iyilik ederse öğreneceği şey, ızdırap olurmuş.
-Büyük makinaları küçük çarklar çalıştırırmış.
-Büyük adamın büyüklüğü devam ediyorsa bunun sebebi; onun küçük adamlara gösterdiği özenmiş.
-Bazen büyük bir aşkı başlatan, küçük bir gülümseme imiş.
-Büyük yazıları yazmak için küçük noktalar, virgüller gerekirmiş.
-Büyük olaylar kolay unutulsa bile, sevdiğinle geçen küçük an'lar unutulmazmış.
-Simite lezzetini veren küçük bir susam tanesi imiş.
-Ulu bir çınarın veremediği kokuyu,küçük bir papatya verebilirmiş.
-Büyük paralara alınan hediyelerin sağlamadığı mutluluğu, küçük bir bakış sağlayabilirmiş .
-Küçük sevinçleri bilmeyenler, büyük keyifler yaşayamazmış.
Öyleyse 'küçük' deyip geçmeden önce, ne kadar 'büyük' sonuçlara varabileceğini düşünelim.
Küçük bir damlayı, bir gülümsemeyi, noktayı, virgülü, bir ağacın dibinde biten gülü, bir susam tanesini, sevgilinin sesini hafife almayalım.
Küçük dediklerimizin aslında ne kadar büyük olabileceklerini, onların yokluğunu beklemeden fark edelim.
Çünkü yanımızdayken değerini bilmediğimizi, bildiğimizde bulamayabiliriz.
Çıkınınızda; küçük bir gülümseme, bir yağmur damlası, bir papatyanın kokusu, üç noktanız, unutulmaz küçük bir anınız hep olsun.
Küçük de olsa varsın olsun. Çünkü o küçük çıkınlar nasılsa bir gün, büyük denkler olacaktır.
Yeter ki, sabretmeyi ve biriktirmeyi bilelim küçük küçük...


(alıntı)

bu güzel bilgilerde sonra birçoğunuzun bildiği bir kitap geldi aklıma



gerçekten okunması gereken bir kitap.

Efendim,bu aralar ben yeni bir işe alışma devresindeyim.Dua edin bana da başarayım emi ?

Hepinize hayırlı Cuma'lar diliyorum,size mutluluk getirecek dualarınız kabul olsun inşallahhh

Sevgilerimle

Minik

14 Kasım 2014 Cuma

Hayat Bir Oyunsa İşte Kuralları kitabından güzel tavsiyeler (Cherie Carter Scott)






Yaşam Kuralları
Doğarken Dünyaya bir kullanım kılavuzu ile gelmediniz; Bu kurallar yaşamınızı daha iyi kılmak içindir.
1. Size bir vücut verilecektir. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz ancak kesin olan bir şey varsa o da ömrünüzün geri kalanı boyunca ona sahip olacağınızdır.;
2. Dersler öğreneceksiniz. "Yeryüzünde Yaşam" isimli tam zamanlı gayrı resmi bir okula kaydoluyorsunuz. Her kişi veya her olay birer Evrensel Öğretmen'dir.
3. Hatalar yoktur yalnızca dersler vardır. Büyümek bir deneyim sürecidir. "Başarı" kadar "yenilgiler" de bu sürecin bir parçasıdır.
4. Bir ders öğrenilene kadar tekrar edilir. Bu ders ta ki siz öğrenene kadar size çeşitli biçimlerde anlatılır ancak ondan sonra bir sonraki derse geçebilirsiniz.
5. Eğer kolay dersleri öğrenemezseniz bu dersler giderek zorlaşırlar. Dışsal sorunlar içsel durumunuzun kesin bir yansımasıdır. İçsel engelleri ortadan kaldırdığınız zaman dış dünyanız değişir. Acı evrenin sizin dikkatinizi çekme şeklidir.
6. Davranışlarınız değiştiği zaman bir dersi öğrenmiş olduğunuzu anlarsınız. Bilgelik egzersizdir. Bir şeyin bir parçası hiçbir şeyin birçoğundan daha iyidir.
7. "Bura"dan daha iyi bir "orası" yoktur. "Orası" dediğiniz yer "burası" olduğu zaman gene "bura"ya kıyasla daha iyiymiş gibi görünen bir "orası" olacaktır."
8. Diğer insanlar yalnızca sizin aynanızdırlar. Diğer bir kişinin bir yönü sizin kendinizde sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz bir yönünüzü yansıtmadıkça onu sevmeniz ya da ondan nefret etmeniz mümkün değildir.
9. Yaşamınız size bağlıdır. Yaşam size tuvali sunar resmi siz yaparsınız. Yaşamınıza sahip çıkın -- yoksa başkası sahip çıkacaktır.
10. Daima ne isterseniz onu alırsınız. Bilinçaltınız kendinize çektiğiniz enerjileri deneyimleri ve insanları doğrulukla belirler dolayısıyla ne istediğinizi bilmenin en güvenilir yolu neye sahip olduğunuzu görebilmektir. Kurbanlar yoktur yalnızca öğrenciler vardır.
11. Doğru ya da yanlış yoktur ama sonuçlar vardır. Yargılamalar yalnızca davranış kalıplarını korumak içindir. Yalnızca yapabildiğinizin en iyisini yapın.
12. Cevaplar kendi içinizdedir. Çocukların başkalarının rehberliğine ihtiyacı vardır; bizler ise olgunlaştıkça "Ruhun Yasaları"nın yazılı olduğu kalbimize güveniriz. Bildikleriniz duyduklarınızdan okuduklarınızdan ya da size söylenenlerden çok daha fazladır. Yapmanız gereken yegâne şey bakmak dinlemek ve güvenmektir.
13. Tüm bunları unutacaksınız.
14. Ne zaman arzu ederseniz hatırlayabilirsiniz.
Cherie Carter Scott'un " Hayat Bir Oyunsa İşte Kuralları isimli kitabından alınmıştır.

8 Kasım 2014 Cumartesi

Aşkın Ömrü Üç Yıldır (L'Amour Dure Trois Ans)


 
Merhaba arkadaşlar,

Ben şu sıralar film kolik olma yolunda ilerlemeye çalışıyorum gibi gibiyim.
Ama iyi geliyor film izlemek,hele de romantik komedi tarzıysa değmeyin keyfime :)
Aaaaah şu duygusallığım aahhhh...

Gelelim izleme listemdeki sıradaki filme;Aşkın Ömrü Üç Yıldır


Konusu şöyle:Marc’i edebiyat eleştirmenliği yaparak hayatını kazanan yakışıklı, genç
ama karısının gözünde 'işe yaramaz' bir adamdır. İşinde daha başarılı bir yazar için
terk edildikten sonra Marc, bir süre bunalıma girer ve kadın-erkek ilişkileri ve de
aşkın kısa soluklu olması üzerine bir kitap yazar. Bu arada bir düğünde kuzeninin
eşi olan Alice ile tanışır.Alice çekici olduğu kadar ulaşılmaz bir hatundur.
Marc ısrarından vazgeçmez ve bir şekilde Alice'i baştan çıkartır fakat bu sırada
Alice "aşkın en fazla 3 yıl süreceği" iddiasındaki kitapla karşılaşır.
Yazar Frederic Beigbeder’in, aynı adlı çok satan kitabından yine yazar tarafından
senaryolaştırılıp beyazperdeye aktarılan filmin baş rollerini Gaspard Proust ve
Louise Bourgoin paylaşıyor.

Filmde en hoşuma giden şey William Shakespeare 'nin 116.sonesi oldu.

mutlu birleşmesine hiçbir engel yok bence
gerçekten sevenlerin. sevgi demem sevgiye
bir döneklik yaparsa bir değişme görünce,
başka yola saparsa sevgili saptı diye:
hayır, sevgi besbelli sağlam bir nirengidir,
boraları gözler de sallanmaz, göğüs gerer,
gemilere yön veren yıldızların dengidir,
değeri bilinmeden başı ta göğe erer.
zamanın soytarısı değildir sevgi asla,
gül yüzlüler göçse de orağına düşerek
o değişmez kısacık günlerle haftalarla,
direnir ve kanatlanır mahşerin ucuna dek.

yanılıyorsam bunda ve çıkarsa yanlışım,
ne hiç kimse sevmiştir, ne ben şiir yazmışım.
 
 
Bir de,filmin başlangıcında,çok sevdiğim Charles Bukowski'nin görüntüsü ve düşündürücü şu sözleri güzeldi.
Aşkı tanımlar mısınız? Bukowski: aşk? gün doğmadan uyandığınızda bir sis görürsünüz ya!
kısa bir süre orada durur, sonra birden yok olur gider.
Ciddi misiniz?
Bukowski: kesinlikle!
Yok olur gider mi dediniz?
 Bukowski: evet. hem de çok hızlı bir şekilde.. aşk, gerçekliğin ilk ışıklarında
yok olacak olan bir sistir.
 
Ayrıca bazı replikler de ilgimi çekmedi değil,mesela "Aşk, problemi olmayan insanların problemidir. Herkes aşkın ne olduğunu bildiğini sanır ama hepimizin bildiği gibi aşk bir gizem.
 
Yani bence güzel bir film,hoş ve eğlenceli :)
 
Hepinize iyi seyirler diliyorum
 
Sevgiler

4 Kasım 2014 Salı

Kedilerden öğrendiğimiz 17 hayat dersi


Kedilerden öğrendiğimiz 17 hayat dersi

1- Yaşadığın anın keyfini çıkaracaksın.
2- Oyun fırsatlarını kaçırmayacaksın.
3- Doyduğun kadar yiyeceksin.
4- Birisi sana iyilik yaptı diye sahibin olmayacak.
5- Yine de kıymet bileceksin.
6- Tehlikeli bulduğun şeye yaklaşmayacaksın.
7- Meraklı olacaksın ama tedbiri elden bırakmayacaksın.
8- Temizliğine ve bakımına özen göstereceksin
9- Sık sık gerineceksin.
10- İstediğini elde edene kadar ısrar edeceksin.
11- Özgürlüğünü kimseye kaptırmayacaksın.
12- Kafana koyduğunu yapacaksın.
13- Kendi isteklerini küçümsemeyeceksin.
14- Güzel bir masaja hayır demeyeceksin.
15- Numara yapmayacaksın.
16- Yaşadığın yeri sahipleneceksin.
17- Her zaman dingin ve huzurlu bir anı yakalamaya çalışacaksın ve en önemlisi kendini beğeneceksin.


Ne kadar doğru di mi ? Keşke hepsini uygulayabilsek...

2 Kasım 2014 Pazar

İzledim - Aşk ve Gurur


Merhaba,
Bu aralar izleyemediğim filmlere yöneldim.Dün akşam da bir film izledim.
Aşk ve Gurur ... Çok beğenerek izledim.
 
  
Konusu şöyle :18.yüzyıl sonlarında, sınıf bilincinin hakim olduğu
İngiltere'de beş kız kardeş olan Bennet'lar - Elizabeth veya
Lizzie, Jane, Lydia, Mary ve Kitty, annelerinin iyi bir
koca bulup geleceklerini güvence altına alma hayalleriyle büyütülmüşlerdir.
Fakat, neşeli ve zeki bir mizaca sahip olan Elizabeth, kendisine düşkün olan
babasının da desteğiyle hayatını daha farklı ve dolu dolu yaşamak için
çabalamaktadır.Zengin damat adayı Bay Bingley'nin yandaki malikaneye
taşınmasıyla Bennet ailesini bir telaş sarar. Bu genç ve soylu delikanlının
seçkin Londra çevresi ile askerlerden oluşan arkadaş grubu göz önüne
alındığında, Bennet kardeşler için uygun bir eş bulmak zor olmayacaktır.
Sakin ve güzel olan en büyük kız kardeş Jane, Bay Bingley'nin kalbini kazanmak
üzere harekete geçer. Lizzie'nin ise yakışıklı -ancak sonradan anlayacağı üzere
ukala- Bay Darcy ile tanışmasından sonra karşı cinslerin savaşı başlar.
Bu çiftler, pek sık karşılaşıp bir araya gelmelerine rağmen sonuçlar cesaret verici
olmaktan uzaktır. Lizzie, kuzeni Bay Collins'in evlilik teklifine hiç de sıcak
bakmaz ve babası tarafından desteklense de annesi ile Bay Collins tarafından
şaşkınlıkla karşılanan red kararını verir. Günün birinde Bay Bingley, ardında
kalbi kırık Jane'i bırakarak, aniden Londra'ya hareket ettiğinde Elizabeth,
ablasını çok üzen bu karardan Bay Darcy'i sorumlu tutar. Ne var ki, kısa bir
süre sonra, kardeşleri Lydia'nın sebep olduğu bir aile skandalı, Elizabeth'in
gözlerinin açılmasına ve Darcy'nin gerçek yüzünü görmesine neden olur.
Birbirini takip eden bu duygu fırtınalarından Bennet'lar da dahil olmak üzere
herkes nasibini alır ve herkes hayatta neyin gerçekten önemli olduğu sorusunu
kendine sormaya başlar. Mutlu sonla bitiyor,şimdiden söyleyeyim,önemle
izlenmesini tavsiye ederim izlememiş olanlar için :)
 
Sevgiler
 

Ben yaptım,ben yaptım :)

 
Mutlu Pazarlar hepinize :)
Dün akşam benim açımdan güzel bir cumartesi akşamıydı.Boş vakit bulunca hemen elime yün ipliğimi ve tığımı aldım,fotoda görmüş olduğunuz parmaksız pembiş eldiveni yaptım.Bir şey üretebilmiş olmanın verdiği mutluluğu yaşadım.İnsanın mutluluğu bazen kendi ellerinde olabiliyor.Siz harekete geçince o da size gülümsüyor :)
Bakalım eldivenimi beğenecek misiniz ?
 

 
Güzel bir pazar ve akabinde gelecek güzel bir hafta diliyorum :) 

 
 
 

1 Kasım 2014 Cumartesi

Çok Güzeldi - İzledim,Ağladım (The Notebook)

The Notebook


Hepinize Merhaba,
Dün gece en sonunda kendime zaman ayırıp The Notebook filmini izleyebildim.
Çok duygulandım filmin sonunda da tahmin edersiniz ki ağladım...
Aşkın böylesi anca filmlerde oluyor sanırım,günümüzde yok böyle aşklar,varsa da
binde bir ihtimal.
Hep,yaşamak istediğim,ama bir türlü yaşayamadığım bir aşk hikayesi.
Çoğunuz izlemiştir bu filmi mutlaka,ama tekrar tekrar izlenmesi gereken bir
film bence.

Konusuna gelecek olursak ; Yaşlılar için yapılmış bir bakımevinde yaşayan ve çevresindekiler tarafından
'Duke' diye çağırılan ihtiyar adam sararmış
defterinde yazılı olan bir aşk hikayesini okumaya başlar.
Hikaye 1940 yılında başlar. Güney Carolina'da yer alan Seabrook Adası'na
Allie Hamilton isimli 17 yaşında bir genç kız gelir. Ailesiyle birlikte tatile gelen Allie,
burada yaşayan Noah isimli bir gençle yakınlaşmaya başlar.
Aralarındaki sınıfsal ve ekonomik farklılıklara rağmen birbirlerine
duydukları hissi engellemez, doyasıya yaşamaya
başlarlar. Ancak onları bekleyen ayrılık 2. Dünya Savaşı'nın kızışmasıyla
birlikte gelmek üzeredir.
Ryan Gosling ve Rachel McAdams gibi son dönemin yetenekli
oyuncularını başrolünde izlediğimiz film savaş ve dramı bir araya getiren filmlerden.

Filmin sonunda iki aşık ölürken bile aynı yatakta el ele yan yanaydılar :(
Allah herkese böyle bir sevgi nasip etsin dileğimle mutlu bir hafta sonu
diliyorum hepinize.

Sevgilerimle

Minik

27 Ekim 2014 Pazartesi

Dart Ödülleri( Premio Dardos ) Sahiplerini Buluyor

Dart Ödülleri( Premio Dardos ) Sahiplerini Buluyor
    Sevgili blogger arkadaşım (artık arkadaşım oldu) jaleceanne beni eklemiş.Kendisine çok teşekkür ediyorum.


Dart Ödülleri( Premio Dardos ) etkinliği varmış.Bu ödül,bir blog keşif etkinliğiymiş.
Yani tanışma kaynaşma etkinliği imiş :)
Bazı kuralları var tabi.Şöyle ki :Pek çok yabancı blogta da bu ödül alış verişi varmış.
Benim de katılmama vesile olan arkadaşıma tekrar teşekkür ediyorum.
Öncelikle şartlar şu şekilde:

1- Sizi ödüllendiren blogun linkini paylaşmak
2- Ödülün fotoğrafını paylaşmak
3- Uygun bulduğunuz 15 bloga  bu ödülü vermek

 
İşte benim listem
 

24 Ekim 2014 Cuma

Aşka Yeniden İnanmak...




Aklı karmaşıktı...
Yüreğinde bitmeye az kalmış,kırıntıları yaşayan çok şey vardı.
hatta tamamen sıyrılmak istiyordu her şeyden.

Bir akşam üzeriydi.Ailesiyle birlikte kısa bir tatile çıkıyordu.Biraz olsun

bulunduğu şehirden uzaklaşacaktı çok şükür.Saçlarını boyayıp taramış,şekil vermişti.
Sonra aynanın karşısına geçip bir güzel makyajını yapıp,takıp takıştırıp evden çıktı.
On dakika kadar yürüdükten sonra servise binip otogara geldiler.
O insan topluluğunda otobüsü beklerken nefesi kesildi gibi oldu bir an.
Neyse ki çok zaman geçmeden otobüs geldi.
Genç bayan otobüse binerken,otobüs şoförüyle bir an göz göze geldi.
Genç bayan hemen yukarı çıkıp otobüsteki iki numaralı
koltukta yerini aldı.Otobüs hareket etti.Genç bayan kendi halinde dışarıyı izlerken,
bir an şoförün yaptığı espiriyle yanında oturan kız kardeşinin gülmesiyle kendine geldi.
Yolculuğun güzel geçeceğini düşündü o an.
Otobüsün cd sinde güzel parçalar vardı,sanırım özel hazırlanmıştı , yol şarkıları...

Bir ara aynadan genç bayanla şoförün gözleri buluştu,genç bayan utancından 

kaçırdı gözlerini.İlerleyen dakikalarda durum tekrarlandı.Ne olduğunu anlayamadı 
genç bayan,alışkın değildi böyle durumlara...
Şoför bu arada espiri üstüne espiri yaparak ortamı neşelendiriyordu.
Feribota geldiler çabucak.Feribottan içeri girdiklerinde dışarıda zenci 
bir adam gördüler.Pascal Nouma'ya çok benziyordu,hatta şoför 
"aaa bakın Pascal Nouma da buradaymış" diye şakalaştı muavinle :) 

Genç bayan ve ailesi üst kata çıktılar,dışarıda çay içerlerken malüm şoför 

yanlarından gülümseyerek geçip cafeye girdi.Kızcağızın yüzü kızardı o an,
liseli aşıklar gibi.
Gemi kıyıya yaklaşırken herkes otobüste yerini aldı ve kısa süre sonra 
yolculuğa devam ettiler.Şoförün bakışları sıklaşmıştı ve yüreği boşlukta 
olan genç bayan da bakışlarını ayıramaz hale gelmişti.Şoförün yüzüne bakarken 
hem utanıyor hem de içindeki bazı şeylerin iyice tükenir hale geldiğini düşünüyordu.
Hoşlanmak neydi ? Aşık olmak neydi ?
Ama bu halin bir sonu yoktu,otobüsten inince bitecekti bu rüya :(

Anlamlı şarkılar ve duygusal ve saf bakışmalar eşliğinde çok güzel bir yolculuk

olmuştu.Ve işte o an... Genç bayan ve ailesi inecekleri yere gelmişlerdi.
Şoför genç bayana üzgün,buruk bir tavırla bakıp,herkesten önce otobüsten indi,
hem de o  durakta hiçbir şoför inmezdi,muavin yolculara valizini teslim eder,yola 
devam edilirdi.Şoför hemen bir sigara yakıp genç kıza üzgün üzgün bakıyordu.
Kızın babası yolculuktan memnun kaldığını belirtmek için teşekkür etti,kızcağız utancından
çok istediği halde birşey diyemedi,dondu kaldı o an.

Kızın ailesi taksi durağına doğru yürürken,kız arkada yavaş adımlarla ilerliyordu.

Bir an arkasına baktı,o buruk gözlerle çarpıştı yine.Biraz daha ilerleyip son kez 
arkasını dönüp yine baktı.Otobüste yolcular onu bekliyor ama o gözler kızı izliyordu.
Kız taksiye bindi ve son bir kez dokunsalar ağlayacak halde baktığında
şöför otobüse biniyordu.Kızın annesi yolculuk başından beri durumu farketmiş,
sesini çıkarmamıştı.Lakin iki buçuk saat süren öylesine yaşanmış birşeydi diye 
oldukça duygulanmış kızı teselli etmeye çalışıyordu.

Allah bazen karmaşık haldeyken insanın karşısına düşünceleri netleşsin diye

birini çıkarır,o birisi düşünceleri gerçekten netleştirirmiş.
Genç bayan da bunu yaşamıştı.Yüreğinde isteyip de bitiremediği hisler için
bir işaretti o adam.

O akşamdan sonra bir daha O'na ulaşamadı genç bayan,ama adam onun 

yüreğine çoktan ulaşmıştı ve yeniden aşkın güzelliğine inandırmıştı.
Kim bilir,dünya küçük,belki bir yerde yine karşılaşırlar,eeee kader...


Minik

    



Laleler - Tulips

Merhaba, Bu gördükleriniz bizim saksılarda yetişen laleler. Her yıl açar bu minnoşlar, bana huzur verirler.  Geçen gün, bu güzellikleri görü...