29 Şubat 2016 Pazartesi

Voltaire'den özlü sözler

Yaşam bir rüyadır, ölüm ise bir uyanış.
Kendilerini başkalarının kurtarmasını bekleyen kişiler yalnız kölelerdir.

Söylediklerini kabul etmeyebilirim ama bunları ifade hakkını ölene kadar desteklerim.
Birçoğu yanlış düşünür, bazıları hiç düşünmez, gerisi düşünenleri kötüler.
Kendi kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen başkalarını değiştirmeye çalışmada şansının ne kadar az olduğunu anlarsın.
Pek az insan başkalarının deneyimlerinden yararlanmayı bilecek kadar akıllıdır.
Kendinden daha güçsüz olanlara güç gösterisinde bulunanlar ancak korkaklardır.
İnsan, zeka karşısında eğilmeli, ama şefkat karşısında diz çökmelidir.
Kendini akıllı sanan herkes aptaldır.
Yapabildiğin kadar söz ver, sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap.
Hırs bir teknenin yelkenini şişiren rüzgara benzer. Fazlası tekneyi batırır, azı tekneyi olduğu yerde saydırır.
Korku suçu, suç cezayı doğurur.
Kötü insanlar, yeryüzüne serpilmiş bir avuç iyi insanı sınamaya yarar.
Kendimizden güçsüz olanlara öfkelenmek kendi güçsüzlüğümüzün göstergesidir.
Tarih, üzerinde fikir birliğine varılmış masallardır.
Batıl inanç ve cehaletten oluşan fanatizm, bütün asırlar boyunca bir hastalık olmuştur.
Cesur olduğumuzu, ancak tehlike ile karşılaşınca anlarız. Ama tehlikeleri seçemeyen adama hemen kahraman gözü ile bakmak yanlıştır.
Çalışmak bizi şu üç büyük beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.
Ne kadar çok bilirsen, o kadar az emin olabilirsin.
İnsanın karşısına iyilik etme fırsatı kötülük etme fırsatından çok daha az çıkar.
Dil dökenin yüreğinde kötü niyet saklıdır.
Küçük insanların büyük gururları olur.
(Voltaire)

28 Şubat 2016 Pazar

İzledim... Alaska'da Aşk - Mining for Ruby




Merhaba,

Dün gece film izledim.Konu yine aşk...
Güzel ve sakin vakit geçirmek isteyenler için alternatif olabilecek bir film.
Adı:Alaska'da Aşk.
Orjinal Adı:Mining for Ruby
Billy Zane Oyunculuğu ile 2014 yapımı olan filmin yönetmeni Zoe Quist,oyuncuları Billy Zane, Jonathan Bennett, Mischa Barton.

Dul bir kadın olan Ruby,çevreci olan bir adama aşık olur. Aralarında yakınlaşmalar başlar ve zamanla ikili çevreye daha fazla ilgi gösterirler. Doğayla iç içe zaman geçiren ikilinin başında ormanda da birtakım olaylar gelir. Dramatik sahnelerin ve romantik dakikaların hakim olduğu film; tam da evli çiftlerin ve sevgililerin izleyebilecekleri tarzda.

Hepinize aşk tadında bir hafta diliyorum.

Sevgilerimle

Minik

22 Şubat 2016 Pazartesi

Sunay Akın'dan ...

Merhaba,

Bugün sizlerle çok sevdiğim Sunay Akın'dan bir yazı paylaşacağım:




Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam'dan geçiyor. Orayı çok beğeniyor ve 'Bana şuraya bir saray yapın" diyor. Ertesi gün adamları gidip bakıyorlar, Kral'ın beğendiği yerde bir değirmen. Adamlar kapıyı çalıyor, yaşlı değirmenci açıyor.
- Buyurun?
- Bizi Kral gönderdi. Burayı görüp çok beğendi, satın alacak. Kaç para?
- Satmıyorum ki ne parası?
- Saçmalama Kral istedi.
- Bana ne. Ben satmadıktan sonra kimse alamaz ki.
Adamları gelip Kral'a diyorlar ki;
- Efendim beğendiğiniz yerdeki değirmenci deli. Satmıyorum dedi.
- Çağırın bakalım bana şu adamı.
Değirmenci gelip, Kral'ın karşısında duruyor. II. Frederick;
- Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaç para?
- Yoo yanlış anlamadım, adamların da dün bunu söyledi. Satmıyorum!
- Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim.
- Sen koskoca kralsın, paran çok. Git Almanya'nın heryerine saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Satmıyorum!
II. Frederick ayağa kalkıyor;
- Unutma ki ben Kralım!
Değirmenci bakıyor ve diyor ki;
- Asıl sen unutma ki Berlin'de hakimler var!
Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz. Orada oturamaz. Bugün bütün gelişmiş ülkeler hukuk fakültelerinde bu olayı anlatırlar. "Berlin'de hakimler var!"
- Potsdam'da Sansosi Sarayı. Saray ve değirmen yan yana. Kral ve değirmenci adaletle komşu oluyor.
Sabahları II. Frederick arka bahçeye çıktığında değirmenci sesleniyor;
- Hey Frederick, ekmek yaptım göndereyim mi?
II. Frederick diyor ki;
- Adalet her sabah bana, sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi.
Ve 31 Aralık 1917. Berlin'de bir otelde yılbaşı kutlamaları yapılacak, Osmanlı heyeti var orada. Aralarından biri bu öyküyü anlatıyor. Ve;
- Hadi Potsdam çok yakın. Gidip adaletin simgesi olan o değirmen ve sarayı yanyana görelim.
Kimse gelmiyor ve o öyküyü anlatan tek başına kalkıp gidiyor. Herkes yılbaşı kutlarken o gidip adaletin simgesini izliyor uzun uzun. O Mustafa Kemal Atatürk...
(Sunay Akın)



21 Şubat 2016 Pazar

Saklı Düşler - Radyoritim - Abdullah Gölbaşı

Usta programcı yeniden radyoda

Merhaba,
Yaklaşık bir ay önce, bir gece uyku tutmadı beni.Zaten kendimle baş başa kaldığım zamanlar hep gecelerdir.Başımı yastığa koyduğumda biiirrr sürü şey düşünürüm...
Yine düşüncelere daldığım o gece cep telefonumdan radyoları karıştırırken rastladım ona.Şöyle diyordu program cıngılı: "Bu bir inanmışlığın programı,adam mutlu,adam huzurlu,adam gecelere fısıldıyor,adam gece düşçüsü,adam radyocu,hoyrat bir adamın kırdığı kadına merhaba diyor,adam sahaflardan naftalin kokulu kitaplar topluyor,adam yürekli,adam yılmıyor,her gece bağırıyor,mutlu olmak zorundasın, sen her seysin, ânı yaşamaktan başka meşguliyetin olmasın,kimseyi ikna etmek zorunda deģilsin ve sen diyor;hey dostum! kafana göre yaşa,Adamı bir kere dinlesen seversin" 
Adam,çok değerli Abdullah Gölbaşı...

Oldukça ilgimi çekti program, bitişine kadar dinledim.Bazı şeylerin yeniden önemini hissetmeye başladım.Bu sayede artık gün içinde yaşadığım problem ya da beni etkileyen durumlarda kendimi frenlemek kolay olmaya başladı.Pazartesi,Salı,Çarsamba,Perşembe 23.00'de Radyoritim.com 103.8'de...

Dinleyin siz de,valla seversiniz :)

Sevgilerimle

Minik

15 Şubat 2016 Pazartesi

Meryl Streep'ten

Merhaba,
İnsan bazen kendisi ile baş başa kaldığında,nerede nasıl davranması gerektiğini beyninde formülize etmesi gerektiğini düşünüyorum.Bu konuda bana yardımcı olan Meryl Streep dertlerime tercüman oldu diyebilirim.Şöyle ki:

Meryl Streep


Bazı şeyler için artık sabrım yok.
Ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için…
Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok.
Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim.
Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum.
Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum.
Çok bilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok.
Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum.
Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum.
Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan olan insanlardan kaçınıyorum.
Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum.
Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum.
Abartılar beni sıkıyor.
Ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok.

Meryl Streep

14 Şubat 2016 Pazar

Sevgililer Günüymüş





Bugün Sevgililer Günüymüş."Sevginin günü" diyor bazıları.

Bizim zamanımızda sevgi bir güne sığmazdı sevdiceğim,saçma gelirdi bize birçok kişinin anlamlı bulduğu bu günler.Bu yüzden hiçbir 14 Şubat'ı birlikte geçirmedik.

Sevgililer Günü ne demektir diye sorulduğunda aşk ya da sevgi hatırlanmayıp sadece "hediye" kelimesi akla geliyor.Yani kapitalizmin kutsal günü.

Sevgiyi her güne,her ana uygulayalım,ki değer kazansın.Uzun yıllar sürsün,unutulmasın...

Sevgi ile geçecek yeni bir hafta geçirmeniz dileğimle

Minik


13 Şubat 2016 Cumartesi

Kocan Kadar Konuş Diriliş (izledim)



Merhaba,

Perşembe akşamı,iş çıkışı,arkadaşımla "Kocan Kadar Konuş Diriliş" e gittik.Yoğun bir iş günü sonrası iyi geldi bu film.Hani bazı filmleri illa sinemada izlemek isteriz ya,bu film de benim için böyleydi.İlk filmin devamı niteliğinde,günümüzde 30 unu aşmış kızların evlenmeden önce yaşadığı zorlukların komedi ile desteklenerek anlatımıydı kısacası.
Aslında benim de zaman zaman çevremdeki insanların yaşadıklarına bakarak,yaşamaktan korktuğum şeyleri anlatıyor.
Ezgi Mola'yı da seviyor olmam,filmi zevkle izlememi sağladı :)

Rabbim'in herkese istediği şeylerin mutluluk getireceklerini yaşatması dileğimle

Mutlu hafta sonları

Minik

10 Şubat 2016 Çarşamba

Kardeşim Benim (izledim)



Merhaba,

Geçtiğimiz Pazar günü,annem kardeşim ve ben "Kardeşim Benim" filmine gittik.Annem ve ben çok seviyoruz Burak Özçivit'i.Asıl filmi izlerken onun gibi bir erkek kardeşim olmasını istediğimi farkettim.Gayet başarılı,topluma verdiği mesajlarla eğitici,her yaştan kişinin izleyeceği türden sade ve etkili,zaman zaman güldüren,zaman zaman gözlerden damlalar akıttıran çok keyif alarak izlediğim bir film.İzlemeniz şiddetle tavsiye edilir :)
Murat Boz, Burak Özçivit, Aslı Enver harika üçlü oluşturmuşlar.

9 Şubat 2016 Salı

"YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR" (MURATHAN MUNGAN)

Merhaba,
Bu aralar içsel yolculukta zaman geçiriyorum :) Birçok şeyi eleyip,yeni düşüncelere yer ayırmak ya da geliştirmek için diyelim.Bazı yardımlar alıyorum bunu yaparken tabi ki... Bunlardan biri de MURATHAN MUNGAN . İşte an'ı yaşamanın önemi:
"Önce, evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.Evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan, hatta ardından bir tane daha olduktan sonra, hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi...
Sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar, onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız. Bundan sonra, ergenlik dönemlerinde çocuklarla uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz. Kendimize, çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, yeni bir araba alınca, güzel bir tatile çıkınca, emekli olunca, yaşantımızın dört dörtlük olacağını söyleriz...
Gerçek ise, şu andan daha iyi bir zaman olmadığıdır. Eğer şimdi değil ise ne zaman? Hayatınız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır. En iyisi, bunu kabul edip her ne olursa olsun, mutlu olmaya karar vermektir. En sevdiğim sözlerden biri Alfred D. Souza'ya aittir. Der ki...
"Uzun zamandan beridir, gerçek hayatın başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken bir şey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki, bu engeller benim hayatımdı..."
Bu görüş acısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdi. Mutluluk yoldur, öyleyse sahip olduğunuz her anın kıymetini bilin ve mutluluğu, vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için, ona daha fazla değer verin. Unutmayın, zaman hiç kimse için beklemez. Öyleyse...
Okulu bitirene kadar,
100 milyar kazanana kadar,
Çocuklarınız olana kadar,
Çocuklarınız evden ayrılana kadar,
İşe başlayana kadar,
Evlenene kadar,
Cuma gecesine kadar,
Pazar sabahına kadar,
Yeni bir araba,
Ya da ev alana kadar,
Borçları ödeyene kadar,
İlkbahara kadar,
Yaza kadar,
Sonbahara kadar,
Kışa kadar,
Maaş gününe kadar,
Şarkınız söylenene kadar,
Emekli olana kadar,
Ölene kadar...
Mutlu olmak için, içinde bulunduğunuz "an"dan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin!
Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur.
"Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır..."
Unutmayın! "YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR"
MURATHAN MUNGAN

8 Şubat 2016 Pazartesi

Ali Denizci'den "Hayatın Bir Gerçeği"

Merhaba,

Güzel bir hafta olması dileğimle sizlere Ali Denizci'nin hayatın bir gerçeğini hatırlatmak istedim.
Diyor ki:

Sana "Normal" diye öğretilen şey; İşe gitmek için satın aldığın kıyafetleri giyip, işe gitmek için hala ödemesini yapmakta olduğun arabanla trafiğe girip, gittiğin işte ise giydiğin kıyafetin, bindiğin arabanın ve bütün gün sen işteyken boşta duran evin parasını ödeyebilmek için çalışmaktır. Bence bu zır deliliğin tepe noktasıdır.






Şöyle bir düşününce,hak vermemek mümkün değil.Zaman zaman kendimle baş başa kaldığımda
ben de böyle bir hisse kapılıyorum ister istemez... Ama her şeyden önce,kendi kendime bakabilmem,ayakta durabilmem için çalışmam gerektiği düşüncesi baskın geliyor.


Minik

7 Şubat 2016 Pazar

Sonunda Deep Tone kitaplarıma kavuştum

Merhaba,

Benim sevgili arkadaşım deep tone 'nin yazmış olduğu kitapları,bir türlü alamamıştım.En sonunda D&R'dan sipariş verdi bir bayan arkadaşım.Sonunda kavuştum kitaplarıma.Bir kitap daha var,onu da en kısa zamanda alacağım.Kitaplarım iş yeri adresime geldi.Çok mutlu oldum onları elime alınca :) Okudukça insanın içi ısınıyor,psikolojisi düzeliyor.
Okumayanlar varsa,tavsiye ederim.

Yüreğine sağlık Deep,Allah yolunu açık etsin.Heee bu arada ; "iyi ki varsın" 

Sevgilerimle 



Laleler - Tulips

Merhaba, Bu gördükleriniz bizim saksılarda yetişen laleler. Her yıl açar bu minnoşlar, bana huzur verirler.  Geçen gün, bu güzellikleri görü...