11 Ocak 2015 Pazar

Nereden Geldiğimizi Unutmayalım - Hidayet Türkoğlu




Merhaba arkadaşlar,


Bugün güneşli bir hava var burada ve ben evdeyim.Elimde kahvem yine ilginç yazılarla iç içeyim :)
Arada bir hayatın gerçeklerine kulak vermemiz ve kendimizi dengelememiz gerektiğine
inanıyorum.İşte beni etkileyen detaylardan biri:


Ünlü Basketbolcu Hidayet Türkoğlu eşiyle birlikte Eminönü’nde geziyordu. Önce akvaryumcuları dolaştılar. Kapalıçarşı, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya, Sultanahmet, ...Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı, derken Yeni Camii'nin önüne kadar geldiler. Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı. Basketbolcu birden durakladı...
Sonra simitçiye yaklaştı:
- Simidin kaça koç ?
- 300 Bin abi. Çıtır çıtır....
- Tezgahta kaç simit var ?
- 70-80 tane var herhalde...
- Hepsini alsam ne tutar ?
- Hemen hemen 24 milyon.
- Al sana 30 milyon...
Farz et ki hepsini aldım...
-Sağ ol abi... Sağ ol...
Basketbolcu üç onluk çıkartıp simitçinin önüne bıraktı. Eşi şaşkındı. Üç beş adım yürümüşlerdi ki eşine yaklaşıp fısıldadı.
- Hidayet sen deli misin ?
- Yooo...
- Peki yemediğimiz simitlerin parasını niye verdin ?
- Boş ver, sorma.
- Diyelim ki soruyorum.
Hem de ısrarla soruyorum.
- Öyleyse söyleyeyim.
- Lütfedersiniz beyefendi.
- Tablanın kenarı dikkatini çekti mi ?
- Hayır.
- Baksan görecektin. Tahtaya bir isim kazınmıştı.
- Nasıl bir isim ?
- Hidayet !
- Yoksa ?
- Evet...
O tezgah eskiden benimdi.

(Bu hikayeyi, Hidayet TV8'de katıldığı bir programda kendisi anlatmıştır.)


Sözün özü:Hayat mucizelerle doludur,ne zaman nerede olacağımız,hangi şartlar içinde olacağımız
belli olmaz.Asıl önemli olan,geldiğimiz yeri aslaaaa unutmamamızdır.


Mutlu geçecek yeni bir hafta diliyorum hepimiz için


Sevgilerimle


Minik

10 Ocak 2015 Cumartesi

Sabrina - Audrey Hepburn İzledim (Sabrina - I watched Audrey Hepburn)




Güzel bir Cumartesi gününden merhaba,
Dün gece yine bir Audrey Hepburn filmi izledim;Sabrina...
Çok güzel,şirin,hoş bir filmdi.Audrey hayranlığım depreşti :)
Sabaha karşı izledim,mutlu mutlu uykuya daldım,iyi geldi bana.
Kısaca filmden bahsetmek gerekirse ;
Yönetmen : Billy Wilder
Oyuncular : Audrey Hepburn , Humphrey Bogart , William Holden , Martha Hyer ,
Walter Hampden
Senaryo : Billy Wilder , Ernest Lehman
Yapımcı : Billy Wilder
Samuel Taylor’un oyunundan uyarlanan bu romantik komedide, unutulmaz Audrey Hepburn, Sabrina’ya hayat veriyor. New York’un ve aslında Amerika’nın en zengin ailelerinden Larabee’lerin şöforü Fairchild’ın (John Williams) kızı olan Sabrina, küçük yaştan itibaren savurgan davetlerin gizli şahidi olarak büyümüş ve kendisine sanki hiç yaşamıyormuş gibi davranan ailenin uçarı sosyete çapkını küçük oğlu David’e (William Holden) platonik bir aşkla bağlanmıştır.
Sabrina 20 yaşına geldiğinde babası tarafından Paris’e gönderilir. Böylece hem David saplantısından kurtulacak, hem de dünyanın en ünlü aşçı okulundan mezun olacaktır.
İki yıl sonra geri döndüğünde Sabrina, yaşamı ve zevklerini öğrenmiş, çekici ve ‘modaya uygun’ bir hanımefendi olmuştur. Sabrina’nın karşıkonulmaz zerafeti ve büyülü havası, üç kez evlenip boşanmış olan ‘kadın avcısı’ David’i bir kaç dakika içerisinde fetheder.
Oysa David’in babası ve ailenin sayısız şirketini yöneten işkolik ağabeyi Linus (Humphrey Bogart) yeni iş planları ve bir şirket evliliği için David’i büyük şirketlerden birinin varisi olan Elizabeth’le (Martha Hyer) nişanlamışlardır. Bu yüzden David’in Sabrina’yla ilişkisi onlar için kabul edilmez bir durumdur. Linus, olayı çözmek için kendisi işe koyulur. David’i geçici olarak ‘devre dışı’ bırakır ve Sabrina’nın dikkatini dağıtmak için onu gezdirir ve flört eder. Tabii ki genç kadının cazibesi ve pırıltısı karşısında dikkati dağılacak olan kendisidir. İzleyenleriniz vardır belki,izlemeyenler için kiiii kesinlikle tavsiye ediyorum izlemenizi :)
bu linke tıklayıp hoş vakit geçirebilirsiniz.Bu kadına bayılıyorum,demiş miydim ? :)


Mutlu geçsin hafta sonunuz


Minik

9 Ocak 2015 Cuma

Sevgi Kuşun Kanadında

Merhaba arkadaşlar,
Bugün yine bir martı objektifime yakalandı.Ben de adım adım 
bir tur dönüşünü fotoladım.Doğa sevgisi böyle bir şey işte J






Bir de çok sevdiğim bir şarkı geldi aklıma eskilerden;Coşkun Demir “Sevgi Kuşun Kanadında,Sevgi Başucumda”

Hepinize sevgi dolu günler diliyorum…

Minik

7 Ocak 2015 Çarşamba

Hayalimdeki Oğlum :)

 
 


Merhaba,

Bir akşam üzeri,arkadaşlarla bir kafede otururken,içtiğimiz kahve sonrası fal
bakasımız geldi.Ben hiiiiç anlamam fal bakmaktan.
Çok sevdiğimiz bir ablamız var,o baktı bana.İki seneye kalmaz evlenip,bir erkek
çocuğum olacağını söyledi :))))
Ben de telefonumdan ona bu videoyu izletip "bunun gibi mi olacak ? " dedim :)))
Sevecenlikle,hayran kalarak izledi ablamız videoyu ve "inşallah" dedi.
İşte benim hemen hemen her gece uyumadan evvel izleyip,hayal kurduğum video



Allah olanların evlatlarını bağışlasın,olmayıp isteyenlere de tez zamanda
o mutluluğu yaşatsın dileğimle.

Sevgilerimle

Minik

6 Ocak 2015 Salı

Kırklı Yaşlardan Sonrası...

KIRKLI YAŞLARDAN SONRAKİ FARKINDALIKLARIM ;
''Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için… Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok. Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim. Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum. Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum. Çok bilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok. Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum. Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan olan insanlardan kaçınıyorum. Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum. Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum. Abartılar beni sıkıyor

. Ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok”. 

MERYL STREEP

KIRKLI YAŞLARDAN SONRAKİ FARKINDALIKLARIM ;

''Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda
artık beni mutsuz eden ...ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim
bir noktaya ulaştığım için… Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden
olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok. Benden hoşlanmayan insanları memnun
etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye
yönelik arzumu kaybettim. Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek
dakika bile harcamak istemiyorum. Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz
övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum. Çok bilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok.
Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. Uyuşmazlıklardan
ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum. Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir
dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan olan insanlardan kaçınıyorum.
Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum. Birisine nasıl iltifat
edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada
olamıyorum. Abartılar beni sıkıyor.Ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen
hiç kimseye sabrım yok”.

MERYL STREEP

40'ıma az kalmışken bu farkındalıkların çoktaaannn farkındayım,yaş ilerledikçe bazı durumlara tahammülümün kalmadığını hissediyorum,sabrım tükeniyor.Zaman zaman kendimle baş başa kalmak iyi geliyor.

 Minik

5 Ocak 2015 Pazartesi

Luigi Boccherini: Minuetto (classical) ile Pazartesi Sendromu Gitsin

 
Merhaba Arkadaşlar
 
Bugün Pazartesi,ben de dahil birçoğumuz sevmeyiz bu günü.
Bir yerde okumuştum;klasik müzik bu günün stresini alıp,çalışma hayatını güzelleştiriyormuş :)
 
E hadi inşallah,dinleyelim bizde.Böylelikle gitsin sendrom,mendrom :)
 
Güzel geçsin haftanız,bugün güzel başlangıçların günü olsun dileğimle...
 
 

4 Ocak 2015 Pazar

İzledim-Aşkın İngilizcesi

 
Merhaba :)
 
Rutin geçmiş,uykunun tadına iyice varmış bir hafta sonunun son saatlerindeyim :)
Dün gece film izledim yine "Aşkın İngilizcesi"

 

Orijinal Adı: Broken English
Zoe R. Cassavetes

New York’ta oturan, şehirdeki şık bir otelde calışmakta olan otuzlarındaki Nora Wilder
(Parker Posey) aşk ve ilişkilere kuşkulu bir gözde bakmaktadır. Arkadaşı Audrey’nin mükemmel
evliliği gibi düzgün bir ilişki için ne yapması gerektiğini düşünür durur. Annesinin ona her
fırsatta yalnız olduğunu hatırlatması Nora’nın işini pek kolaylaştırmaz. Felaketle sonuçlanan
rastgele bazı buluşmalar sonrasında Julien adında, hayata aşık, aklı bir karış havada bir Fransız ile tanışır.Bu denemenin de diğerleri gibi sonlanmaması için eski hatalarını tekrarlamamaya
niyetli olan Nora, kendini Paris’te, eski alışkanlıklarından kopmaya çalışırken buluverir.
Kaçınılmaz olarak hayatına yeni bir düzen vermeden önce, ve en önemlisi aşkı bulmak için,
Nora önce kendini bir değerlendirmeden geçirmelidir.


Ağır bir yalnızlık havası var filmin.Aşkı arayan yalnız melankolik bir kadının

sonunda aşkı buluşu anlatılıyor.Fazlasıyla donuk ve durgun,yine de vasatı aşmış bir

film diyebiliriz.

Aşkın Türkçesinden bir şey anlamadım,bakalım birde İngilizcesi nasılmış diye izledim ;))))  
 
Aşk filmleri izleme serisine devam edeceğim :)
 
Hepinize mutlu bir hafta diliyorum,aşk ve sevgi ile dopdolu geçsin hayatınız
 
Sevgilerimle
 
Minik
 

Laleler - Tulips

Merhaba, Bu gördükleriniz bizim saksılarda yetişen laleler. Her yıl açar bu minnoşlar, bana huzur verirler.  Geçen gün, bu güzellikleri görü...